Diyetin günlük enerji, karbonhidrat, yağ ve protein değeri kadar yemek yeme sıklığı da beslenme yönünden önemlidir. Günlük alın­ması gereken yiyeceklerin bir seferde, seyrek veya sık öğün olarak tüketilmesi metabolizma­yı çeşitli yönlerden etkilemektedir. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre, beslenme şeklinin herhangi bir nedenle değiştirilmesi ge­çici bir zaman da olsa metabolik aksaklık ve psikolojik gerginlik yaratır. Çünkü bu durum­da yemek yeme sıklığı, yiyeceğin miktarı, diye­tin bileşimi, barsaklardan emilimi, dokularda kullanılması ve fazlasının depo edilmesi, orga­nizmanın alıştığı düzeni bozar. Buna bağlı ola­rak vücutta çeşidi enzim ve hormonların mik­tarı değişir. Bazı enzimler ve hormonlar günde 3 öğün beslenme şekline göre daha az, bazıları ise daha fazla salgılanırlar. Günde 1 veya 2 öğün beslenme de metabolizmayı aksatır. Bu durum öncelikle çalışanlarda sabah kahvaltısını kaçıranlar ve zayıflamak isteyen kişiler için önemlidir. Günlük enerji ve besin öğeleri, ge­reksinmelerinin uzun aralıklarla alınması ve bir iki öğünde tüketilmesi, vücutta protein doku­sunun azalmasına, yağ dokusunun artmasına da neden olmaktadır ve bu durumda daha ileri yaşlarda kalp hastalıkları riskini arttırdığı konu­sunda çeşidi araştırmalar yapılmıştır. Uzun ara­lıklarla yemek yeme, vücut yağ ve kolesterol düzeylerini arttırarak kalp hastalıkları riskini arttırdığı gibi protein kullanım oranının da düşmesine neden olduğundan günlük protein gereksinimini yeterince karşılayamayan grup­larda bu durum daha da önem kazanmaktadır.

Dünyada beslenmeden kaynaklanan sağlık so­runlarının ve besin tüketimindeki sağlıksız yeni yönelişlerin düzeltilmesi için beslenme politi­kaları ve stratejileri konularında yayınlanan ra­porlarda halka sağlıklı beslenme ve besin tüke­timi konusunda öneriler yapılmaktadır.

dengeli beslenme
dengeli beslenme

Dengeli Beslenme

Dengeli bir beslenme besin ihtiyaçlarının belir­lenmesi ve alınan besinlerin sağlayacağı enerji göz önünde bulundurularak sağlanabilir. Den­geli beslenme söz konusu olduğunda kişilerin yaşam biçimi, zevkleri, yeme alışkanlıkları, ge­lenek ve görenekleri de düşünülerek bir denge sağlamak önemlidir.

Bu işi tamamen matematik hesaplarına dök­mek, işin hiç bir zevkini bırakmadan ‘yaşamak için yemek’ felsefesine dökmemek gerekir. Bu­rada önemli olan tüm beslenme üzerinde den­geyi sağlamaktır. Besinlerin sınıflanması, kalori­leri, eşdeğerli besinler belirlenmeli hatta pişiril­me özelliği de dikkate alınmalıdır.

Her beslenme uzmanının besin gruplama tarzı vardır. Bu kimi zaman çok karışık, kimi zaman çok basit olabilir. En iyi yolu ise gerekli besin­ler belirlenmeli ve eşdeğerli besinlerin kullanı­lacağı miktarlar saptamalıdır.

Herşeyden önce besinleri gruplar içinde tanı­mamız gerekiyor.

Yapıcı Besinler: Biyolojik denge için gerekli protein (et, balık, tavuk, yumurta vb.), demir ve kalsiyum (süt, peynir vb.) bakımdan zengin besinleri içerir. Fakat aynı ürünler aynı zaman­da doymuş yağları da içerdiği için mümkün ol­duğu kadar az yağlı olanlarını tercih etmek ge­rekir. Bu tür besinler hücre yapımı ve hücre ye­nilenmesinde büyük rol oynar. Özellikle geliş­me çağındaki çocuklar için protein ve kalsiyum ihtiyacı açısından tüketimleri önem kazanır.