Ergenliğe adım atan her sıhhatli kızda, yumurtalıklar dişi üreme hücresi imâl etmeye başlayınca, yumurtalıkta salgılanan bir hormon vasıtası ile ay başı kanamaları ortaya çıkar. İlk aybaşı kanaması gören genç kız, annesi tarafından bilgi sahibi edilmemiş ise korkuya kapılır; utanır, anne-babasının yüzüne bakmaktan çekinir. Hırçınlaşır, her söze alınır, ağlamak için baha e arar. İyi terbiye almış, olgun bir anne, kızının her zamankinden çok yardıma ihtiyaç duyduğu bu devrede anlayışlı olmalı, ona moral vermelidir.
Bunun bir Allah vergisi olduğunu, evlenebilecek kızlarda ay hali ve çocuk yapabilecek bir sıhhatte olduğunun işareti sayıldığını anlatmalıdır. Bu akan kanın, ne vücut kanı olduğunu ne de pis birşey olduğunu söylemeli, hâmilelik sırasında çocuğuna gıda olacak su olduğunu ilâve etmelidir.
Gerçekten de bu renkli akıntı, normal vücut kanı değildir. Yumurtalıklar, yumurta kanalına olgun bir dişi üreme hücresi bırakırken aynı zamanda kırmızı kan damarlarına da hormon salgılm içi salgısına karışır. Bu anda bol kan ile beslenip süngerimsi bir hal alan rahim içi zarı çözülerek eriyen yumurta ile birlikte rahim suyuna karışır ve akıntı şeklinde dışarı çıkar. İşte aybaşı kanamar. Kana karışan hormonlar, genç kıza annelik hisleri kazandırırken, rahim içi damarlarını da genişleterek bol kan almasını sağlarlar. Rahimin kaygan iç zarı kıpkızıl kesilir ve bir sünger halini alır. Rahim içine döl suyu ile plesen- tayı oluşturacak gıda değerinde salgılar iner. Eğer olgunlaşan yumurta rahime indiğinde döllenmemiş ise; Rahim duvarına yapışıp yaşamasına devam edemez. Dış zarı eriyerek rahiası adı verilen kanlı sıvı budur. Kısacası, vücuda bağlı bulunan damarlardan gelen bir kan değildir.Onun için pıhtılaşma özelliği yoktur