sarılık

Yenidoğan bebeklerin önemli bir kısmında doğum sonrası cild ve mukoza adı verilen vücudun ağız içi gibi bölgelerini kaplayan iç yüzeyinde sarılık görülür. Sarılığın en iyi farkedilebileceği bir yer de göz küresinin beyaz kısımlarıdır. Ancak yenidoğan bebek günün önemli bir kısmını uykuda geçirdiğinden dikkat edilmezse gözdeki sarılık farkedilmeyebilir. Cilddeki sarılık en iyi alın, burun ucu gibi cild altı dokunun az olduğu bölgelere parmakla hafifçe bastırılarak an­laşılabilir. Ancak gözle çocukta mevcut olan sarılığın derecesini kestirmenin tecrübeli gözler için bile çok zor olduğu hiç unutul­mamalıdır. Bu sebeple sarardığı farkedilen bir yenidoğanın de­ğerlendirilmesi, ancak uzman kişiler denetiminde yapılabilir.

Halk arasında Rh faktörü uyuşmazlığı konusunda bir bilgi­lenme olmasına karşılık ABO grubu farklılıklarının önemsiz ol­duğu gibi yanlış bir kanaat vardır. Oysa bazen ABO uyuşmazlı­ğına bağlı sarılıklar Rh uyuşmazlığında görülenlerden çok daha ciddi sonuçlara yol açabilir.

Uyuşmazlık durumlarında özellikle ilk 24 saat içinde ortaya çıkan sarılıklar, sarılığa yol açan ve bilirubin adı verilen madde­nin merkezi sinir sistemini etkilemesi ile çocuğun ölümü veya beyinde yapacağı hasar ile zeka gibi beyin fonksiyonlarında ze­delenme ile sonlanabilir. Doğum sonrasında 4. günden itibaren bebeğin beyin dokusunun hasara uğrama ihtimali azalmasına rağmen, sarılığın şiddetli olduğu durumlarda bu ihtimalin de­vam ettiği bilinmelidir. Kısaca doğum sonrası ilk iki gün içinde ortaya çıkan her türlü sarılık halinde ve daha sonra ortaya çıksa bile ağır seyreden sarılıklarda bebek mutlaka hastaneye götü­rülmelidir.

Tehlikeli olan sarılıklar yanında doğumdan iki gün sonra başlayan ve 7-10 gün içinde azalarak kaybolan sarılıklara ise fizyolojik sarılık adı verilir ve yenidoğan bebeklerin çoğunda görü­len bu sarılık bebek için herhangi bir tehlike oluşturmaz. Ancak hafif olduğu düşünülen bir sarılık 10 günden uzun süre devam ederse yine kontrolü gereken bir durumun işaretçisi olabilir.

Doğumdan sonra sarardığı farkedilen bir bebeğin emmesi­nin iyi, kendisinin canlı olması sarılığının önemsiz olduğu anla­mına gelmez. Emmesi bozulan ve vücud aktivitesi azalan bir bebeğin ise mutlaka iyi bir merkezde tedavi altına alınması ge­rekecektir. Bu kararı verecek olan ise çocuğun götürüldüğü sağ­lık kuruluşundaki uzman kişiler olacaktır.

Sarılık ortaya çıkan bütün bebeklere, sarılığın sebebi ne olursa olsun bol su verilmesi tavsiye edilir. Hastaneye bile gö­türülecek olsa bebeğin susuz bırakılmaması gerekir. Bunun dı­şında sarılığın azalması için ailenin kendi başına yapabileceği hiçbir şey yoktur. Çevredeki kişilerin ve özellikle yaşlıların tav­siyeleri bazen çok ciddi bir zaman kaybına yol açmakta ve be­beği hayatı boyu taşımak zorunda kalacağı ağır kayıplara uğ­ratmaktadır. Eğer uygulandığı ve sarılığa karşı faydalı olacağı iddia edilen yöntemler olduğunu gözlediğini söyleyen bir kişi ile karşılaşılırsa, o yöntemle iyileştiği iddia edilen çocuğun za­ten hiçbir şey yapılmasa da kendiliğinden iyileşecek olan fizyo­lojik sarılıklı bir bebek olduğu hatırlanmalıdır. Ciddi bir sarılığı olan bir çocuk ancak zamanında ve ehil kişiler gözetiminde ya­pılacak müdahaleler ile herhangi bir riske maruz kalmadan iyi­leşebilir.

Sarılık sebebiyle hastaneye yatırılan bir bebekte öncelikte sarılığa yol açan sebep araştırılacak, sarılığın derecesi ve seyri tesbit edilip elde edilen sonuçlara göre ya dışarıdan uygulanan ve fototerapi adı verilen ışık tedavisi veya daha ağır ve fototera­pi ile kontrol altına alınamayan sarılıklarda çocuğun kanının kısmen değiştirilmesi şeklinde bir işlem uygulanacaktır.

 sarılık